Zaman; kimi için bir takvim yaprağı, kimi için saat başı değişen gündem, kimi içinse yalnızca suskun bir bekleyiştir. Ama bizim için zaman; sabahın köründe okul yoluna düşen, müfredatın yükünü sırtlayan, gözlerinde yorgunluğun değil, umut arayan öğrencilerin ışığını taşıyan öğretmenlerin alın teridir. Zaman, eğitim emekçisinin en ağır mesaisidir.
Bugün bu yazıyı, bir çağrıdan fazlası olarak kaleme alıyoruz. Bu bir isyan değil. Bu bir yakarış da değil. Bu, toplumun en derininden yükselen, adına vicdan denilen o sesi kelimelere dökme çabasıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak biz, sadece bir sendika değiliz. Biz, bu ülkenin her karış toprağında görev yapan, geceyi gündüze katan, çamurlu yollarda umudu taşıyan eğitim neferlerinin sesiyiz. Bu ses, artık daha gür çıkmalı. Çünkü öğretmen konuşuyor, ama duyan yok.
🎓 Öğretmen Artık Yoruldu…
Daha kaliteli bir eğitim adına defalarca müfredat değişti. Sınıflar yenilendi, tahtalar akıllandı ama öğretmenin yükü azalmadı. Çünkü sorun; sadece donanımda değil, değerdeydi.
Bugün hâlâ 30 kişilik, 40 kişilik sınıflarda tek başına mücadele eden öğretmenler var. Hâlâ ek dersini ay sonunda alıp almayacağını bilmeden çalışan sözleşmeli öğretmenler var. Hâlâ üç yıl tayin bekleyip ailesine kavuşamayan, çocuğunun ilk adımını telefon ekranından izleyenler var. Ve biz her birinin hikâyesini biliyoruz.
Yine de kimse duymak istemiyor.
📌 Sözleşmeli mi? Hayır, "Gönüllü Mecburiyetli" Öğretmenlik!
Bazı kavramlar öyle kökleşir ki, kendisiyle birlikte bir adaletsizlik kültürünü de meşrulaştırır. Sözleşmeli öğretmenlik de işte bu kavramlardan biri. Ne güvence var ne huzur… Her yıl yeni bir belirsizlik. Öğrenciye istikrar, okula aidiyet kazandıran şey, öğretmenin kendisidir. Ama aidiyetini yitirmiş bir öğretmenden sistem ne bekleyebilir?
Biz bu yanlışın karşısında dimdik duruyoruz. Öğretmen ya öğretmendir ya da değildir. Ara kademe, eksik yetki, yarım hak olmaz!
🏫 Şiddet Sınıfın Kapısını Çalıyor…
Son yıllarda artan bir tehlike de öğretmene yönelen şiddet. Sınıfın içinde, koridorda, okul bahçesinde... Ne yazık ki öğretmenin itibarı her geçen gün daha çok aşındırılıyor. Ne zaman bir haber düşse ekranlara, ne zaman bir öğretmen hakarete, tehdide, hatta fiziksel saldırıya uğrasa; birkaç gün konuşuluyor, sonra yine susuluyor.
Oysa öğretmen yalnızca bir meslek grubu değildir. O, toplumun geleceğine yön veren irfan ordusudur. Onun onuru, bir ülkenin namusudur. Bu yüzden Eğitim-Bir-Sen olarak haykırıyoruz: Şiddeti durdurmayan sistem, eğitimde istikrarı inşa edemez.
👥 Yalnızlık, Bir Öğretmenin Sessiz Çığlığıdır
Özellikle kırsalda görev yapan öğretmenler, sadece akademik sorumluluk değil, köyün doktoru, psikoloğu, kardeşi, annesi, abisi olur. Kimi zaman cebinden harcar, kimi zaman evini paylaşır. Ama sistemsel destek çoğu zaman yoktur. Her yıl binlerce öğretmen bu yalnızlıkla baş başa bırakılır. Ve onların emekleri, “görünmeyen istikrar” olarak kalır.
İşte biz bu yalnızlıkla değil, birlikte var olma kararlılığıyla yürüyoruz. Biz teşkilatız; sahada, sınıfta, zorlukta, nöbette yan yana duran iradeyiz.
📣 Artık Susma Zamanı Değil!
Bugün öğretmen konuşuyor: – “Beni gören var mı?” – “Duygularımı, yükümü, hayallerimi anlayan biri kaldı mı?” – “Mesleğim onurlu ama neden bu kadar savunmasızım?”
Evet, biz Eğitim-Bir-Sen olarak diyoruz ki: Öğretmen yalnız değildir! Eğitimcinin sözü yerde kalmaz! Birlik varsa umut vardır.
Bu köşe yazısı bir farkındalık çağrısıdır. Artık alkış istemiyoruz; adalet istiyoruz. Sessiz teşekkürlerden değil, güçlü politikalardan yanayız. Eğitim sadece müfredatla değil, emekle büyür. Ve o emeğin en kıymetlisi, öğretmen emeğidir.
✍️ Son Söz:
Eğitim, bir milletin yarınlara açtığı kapıdır. O kapının anahtarı öğretmendedir. O anahtarı yoran, görmezden gelen, susturan her sistem, kendi geleceğini mühürler.
Eğitim-Bir-Sen olarak biz, bu ülkenin yarınları için, bugünün en büyük vicdan hareketiyiz. Yorgun ama yılgın değiliz. Çünkü inandığımız değerler, savunduğumuz haklar, yürüdüğümüz yol, sadece bizim değil; bu toprakların geleceğidir.
Bugün de, yarın da nöbetteyiz.
UZAYA ÇIKTIK DA ÇOCUĞUN KALBİNE DÖNEMEDİK
Geleceği İnşa Eden Öğretmen, Kendi Geleceğinden Emin Değil
Geleceği İnşa Eden Öğretmen, Kendi Geleceğinden Emin Değil
Aile Yılı: Köklerimize Dönüş, Geleceğe Güvenli Yürüyüş
Temel Çalışma Hakları Eğitimi ve Sendikal Bilinç Kapsamında Hakla Büyüyen, Bilinçle Yükselen Bir Mücadele
Sendikacılık Emekle Kurulur, İftirayla Yıkılmaz
Sendikal Mücadele, Yeni Yüzyılda Neyi Savunmalı?
Eğitim Çalışanlarının Hakları İçin Mücadele: Sadece Bugün Değil, Her Gün
UZAYA ÇIKTIK DA ÇOCUĞUN KALBİNE DÖNEMEDİK
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Destansı Yürüyüş, Umudun Zaferi, Birliğin Gücüyle Büyüyen Başarı Hikâyesi
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Re’sen Atama Hangi Aklın Kârı
Yükseköğretimi Dönüştüren Çağrı: Bir Kongrenin Ardından