Aile Yılı: Köklerimize Dönüş, Geleceğe Güvenli Yürüyüş

Nevzat ALCA

Aile Yılı: Köklerimize Dönüş, Geleceğe Güvenli Yürüyüş

2024 yılı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edildi. Bu ilan, bir temenniden çok daha fazlasını ifade ediyor. Modern dünyanın sarsıntılarıyla yüzleşen toplumumuz için bir uyarı, bir çağrı ve bir diriliş hareketidir. Ailenin korunması, desteklenmesi ve yeniden merkeze alınması; sadece toplumsal bir ihtiyaç değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel bir zorunluluktur.

Bizler Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak, bu çağrıyı büyük bir sorumlulukla karşılıyoruz. Çünkü biz, sendikacılığı yalnızca toplu sözleşme masalarında sürdürülen bir mücadele olarak görmüyoruz. Bizim için sendikacılık; öğretmenin alın teri kadar, yüreğinde taşıdığı sevinci ve evindeki huzuru da savunmaktır. Öğretmenin ailesi güçlü değilse, ne öğrencisine ne de okuluna tam anlamıyla fayda sağlayabilir. Bu nedenle aile, sendikal mücadelemizin asli bir parçasıdır.

Bugüne kadar eğitim çalışanlarının aile yaşamını tehdit eden her türlü düzenlemeye karşı durduk. Nöbet saatlerinden eş durumu atamalarına, kreş ihtiyacından tayin haklarına kadar pek çok alanda aile birliğini savunduk. Çünkü biz biliyoruz ki; güçlü öğretmen, güçlü aileden; güçlü aile ise huzurlu bir toplumdan doğar.

Aile Yılı vesilesiyle bir hususu özellikle vurgulamak istiyoruz:
Eş özrü tayin hakkı, bu yıl sadece bir idari kolaylık değil, aynı zamanda bir vicdan ve aile bütünlüğü meselesi olarak ele alınmalıdır.
Yıllardır farklı illerde görev yapan ve kilometrelerce mesafe nedeniyle aynı sofraya oturamayan, aynı çatı altında yaşayamayan öğretmen eşlerin feryadı artık duyulmalıdır.

Cumhurbaşkanımızın aileyi merkeze alan bu çağrısının, eş durumu mağdurlarını sevindirecek düzenlemelerle taçlandırılması elzemdir.
Bu yıl, Aile Yılı, öğretmen eşlerin kavuştuğu, çocukların hem annesine hem babasına birlikte sarılabildiği bir yıl olsun.
Bunun için geçici çözümler değil, kalıcı bir tayin politikası gerekmektedir. Eğitim-Bir-Sen olarak bu talebin arkasındayız ve takipçisiyiz.

Aile, medeniyetimizin özüdür. Değerler eğitiminin başladığı ilk yer bir sınıf değil, bir sofradır. Değerler sadece kitaplardan değil, birlikte geçirilen zamanlardan öğrenilir. Öğretmenin çocuklarına hasret yaşadığı bir sistem ne kadar başarılı olabilir?

Bu nedenle çağrımız nettir:
Eğitim politikalarının merkezine öğretmen ve ailesini alalım.
Eş durumu mağduriyetlerine kalıcı çözüm üretelim.
Görevde yükselme, tayin, atama gibi konularda aile bütünlüğünü esas alalım.

Eğitim-Bir-Sen olarak; sadece öğretmenin mesai saatlerini değil, çocuklarıyla geçirdiği akşamları da önemsiyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki; aileye sahip çıkan, millete sahip çıkar.

Bu yıl, sadece bir yıl değil; bir farkındalık yılı, bir yeniden inşa yılı olmalı. Hep birlikte, aileyi merkeze alan bir sendikal bilinci büyütmeli; sendikamızın adını sadece hak mücadelesiyle değil, aynı zamanda aile değerlerine sahip çıkışıyla da yaşatmalıyız.

Unutmayalım: Aile yıkılırsa toplum yıkılır. Aile güçlenirse millet ayağa kalkar.